3 Ağustos 2013 Cumartesi

Naniklendim

Acının nereden gelip nanik yapacağı hiç belli olmuyor. Adaların ışıklarını seyrederken Büyükada'dan İstanbul ışıklarına baktığımız anı hatırlayıp efkar yapmak,  "yapmazsan adam değilsin" derecesinde sıradan, amenna.

Ama azıcık evi toparlayayım, "aa giysi dolabının dibinde birtakım kağıtlar var, neymiş acaba atayım bari" dediğinde, karşına ryanair dan adığın ve hiç gitmediğin ve hayatının belki de en doğru, bir o kadar da talihsiz kararının belgesi olan uçak biletinin çıktısı, Roma pass kitapçığı ve Venedik-Milano tren biletinin çıkması vasitasıyla; yakandan artık düştü sandığın birtakım acıların ve özellikle de "artık" acıtan anıların "hiç gitmedik ki burdaydık" diyerek yüzüne gevrek gevrek gülerek, halaylar eşliğinde ortaya çıkması... İşte bunu doğrusu beklemiyordum.

En başından itibaren, böyle uzata uzata, hiçbir detayı atlamadan anlatmak istiyorum. Ama kabuk bağlamış yarayı kanatırcasına kaşımış olmaktan korkuyorum anlatırsam. Ya da belki anlatırsam hikayeleşir, kişiler masal kahramanı olur, bir varmış diye başlar bir yokmuş diye biter.

2 yorum:

  1. Ben hala anlatmanı bekliyorum :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Anaaaaa!!! suvebeyaz :)) Geçenlerde bloguna baktım, kapalı görünüyodu bi üzüldüm ki... şimdi yine açmışsın, hemen dikizliyeim bilogunu :D

      Yazıcam o halde, ayrıca yine Polonya'dayım ben, yakın hava buz kesince eve kapanıp kalıcam :)

      Sil